Yerel yönetim yaşamadan başkanlık temelsiz kalır
TARHAN ERDEM 07/04/2011. Radikal Gazetesi
Başkanlık sistemi günümüz Türkiye’sine uymaz, bu sistemden uzak durmalıyız! ABD’deki başkanlık sistemi, yerel yönetimlere dayanıyor.
Son günlerde diyemiyorum, son yıllarda başkanlığı sıkça konuşuyoruz. Ancak Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı ‘isteği’ karıştırıldığından, başkanlık sistemine ülkemiz koşullarının ne kadar uyacağı tartışılamıyor.
Bu önyargıyı katmadan başkanlık sistemini ele almak istiyorum. Hemen söyleyeyim, vardığım ve gittikçe de açık duruma gelen sonuç; başkanlık sisteminin günümüz Türkiye’sine uymayacağı, bu sistemden uzak durmamız gerektiğidir. Anlatmaya çalışayım:
Başkanlık sistemi nedir?
‘Başkanlık sistemi’, bir devlette merkez yönetim sorumluluğunun, belirli bir süre, seçilen bir siyaset adamına bırakıldığı siyasal sistemdir.
İlk olmazsa olmaz unsur ‘seçim’dir. Demokratik seçim varsa, Latin Amerika ülkelerindeki ‘başkancı’ yönetimler konumuz dışına çıkar. Demokrasi dışı ülkelerdeki sistemi arıyorsak, bize uyan örnek yine bulamayız, çünkü ülkemizde, binlerle sayılan yıllardan gelen deneyimler sonucu, yeter ölçüde doğru örneğe sahip olduğumuzdan, bizde seçim dışı yönetim arayanlar bile Venezüella’daki Hugo Chavez veya benzerlerine bakmazlar!
Seçim
60 yıldır yaşıyoruz; seçim, yazılı demokratik kurallar içinde, eşitlik ve serbestlik ilkelerine uygun yürütülmüş seçim kampanyası sonunda, önceden askıya çıkarak kesinleşmiş seçmen listelerinde adı olanların oturdukları yerde gizli oy kullanmaları; ‘sandığın içinin’ açık sayım-dökümle tespit ve ilan edilmesidir.
Süre
Başkanlık sisteminin diğer bir unsuru, ‘başkanın belirli bir süre için seçilmesidir’. ‘Belirli süre’, yasama meclislerinin seçilmesiyle başlasa bile, zaman içinde değişik nedenlerle, seçimlerinin farklı zamanlara kayacağı açıktır. Yasama meclisleriyle başkanın seçim dönemi, aynı zamana tesadüfen rastlar; genellikle aynı değildir. Bu husus, meclis çoğunluğuyla başkanın siyasal eğiliminin farklı olabileceği sonucunu yaratır; başkanla yasama meclislerinin farklı siyasal anlayışları temsil etmesi doğaldır.
Merkezde neler kalacak?
Asıl ele alacağım husus, sistemin tanımındaki ‘merkez yönetim sorumluluğunun’ başkana bırakılmasıdır. Bugünkü anlayışımız, seçilmiş başkanın bütün işlerden sorumlu tutulmasıdır.
Başkanlık sistemi tanımında, ‘merkez yönetimi sorumluluğu’ unsurunun bulunması, ülkenin her yerindeki, küçük büyük, planlama, yapım, para bulma, soruşturma, insan çalıştırma ve benzer her türlü işte karar verme ve uygulama yetkisinin başkana bırakılmayacağının açık olmasındandır. Bazı işler başkanlığın (dolayısıyla), merkezin dışına, yerel yönetimlere bırakılacaktır.
Merkezi-yerel ayrımı
Buradaki merkezi-yerel ayrımı, bizde uygulanmakta olan mahalli idarelerle bakanlar kurulunun işbölümünden farklı iki durumu anlatmak için kullanılmaktadır. Başkanlık sistemindeki ‘merkez işleri’, ülke genelini, halkın tamamını kapsayan veya ilgilendiren işlerdir. Dış politika, savunma, genel güvenlik, dış ticaret, genel ekonomik ve altyapı konuları başkanın konulardır. Bu işler bakımından başkanın genel devlet bütçesiyle organik bağı vardır.
Bütçe
Bütçenin tasarlanması, yasama meclisine sunulması, onaylanması, uygulanması, vergi toplanması, ödenek ayrılması ve kullanılması gibi işlerde başkan tam yetkili değildir, bazı işlerde uygulama yetkisi vardır, bazı işlerde onay yetkisi. Başkan gibi, yasama meclisi (veya meclisler) de tam yetkili ve diğerinden bağımsız değildir; başkan ve meclisler, deyim yerindeyse, birbirine ‘muhtaçtır’! Altyapı ve genel planlama konularında da durum farksızdır.
Merkezdeki işlerin dışındaki işleri, seçilmiş yerel meclisler ve onların kurduğu yürütme güçleri yürütür. O meclisler, anayasaya, merkez yasama organının kanunlarına bağlıdırlar, ama merkezdeki meclis, değişik istisnalar dışında, yerel yönetimlerin birine özel bir konuyu ele alıp o konu hakkında karar almaz; alamaz!
Sorumluluğun neler olacağı düşünülüyor
Bizde ise ülkenin her yerindeki hemen her iş ‘merkez işidir’. Bizim için başkanlık sistemini savunanlar, ya şimdiki bakanlar kurulunun sorumlu olduğu her işi başkana bırakmayı, onu yetkili ve sorumlu kılmayı önermektedirler ya da başkana bırakacakları dışında kalan işleri kime bırakacaklarını söylemelidirler.
Bugün bakanlar kurulunun sorumluluğundaki işlerin, yeni kuracağımız sistemde başkana bırakılması durumunun savunulacak tarafı yoktur. Bu işlerin tümünün başkana bırakılması halinde karşılaşılacak karmaşa ve sorunları burada sayamam.
Herhalde başkanlık sistemini savunanlar, günümüzde bakanlar kurulunun sorumluluğundaki işlerden, sayıca az olmayan ve halkı etkilemesi bakımından önemli miktardaki bazılarını başkan dışında, adını ne koyarsak koyalım, merkezdeki başkanın dışında bir organa, meclise, ne bileyim bir yönetim sistemine bırakmayı düşünmektedirler.
İlk iş, yerel yönetimlerin tanımıdır
İşte bu işlerin bırakılacağı yönetim birimi anlatılırsa, bizde olmayan ‘yerel yönetimler’ tanımlanmış olacaktır. Üzerinde çalışılması gereken bugünkü bakanlar kurulu, başkanlık ve yerel yönetim sistemi için de bu tanıma ihtiyacımız var!
ABD’de başkanlık yerel yönetimlere dayanır
Amerika Birleşik Devletleri’ni, var olan ‘yerel yönetimler’, mevcut devletlerin yetkilerini büyük ölçüde koruyarak kurmuşlardır. Eğer ‘illa ki’ başkanlık kuracaksak, önce yerel yönetimleri kuralım; günümüz bakanlar kurulu yetkilerinden bazı alanların tamamını, bazı alanlardaki görevlerinin bir kısmını yerel yönetim birimlerine bırakalım; sonra yıllar geçsin, yerel yönetimler yerlerine otursun, çıkacak sorunlara ve onların nasıl çözüldüğüne veya çözülemediğine bakalım; yerel yönetimleri içselleştirelim. Yıllar geçtikten sonra, zamanın gerekleri ve çıkan sorunlarla birleştirilerek yeni modeller düşünülür.
Değiştirelim ama önce yereli kuralım
Yönetim sistemimiz eskidir, çalışmıyor, hantaldır, zamana uymamaktadır… Bütün bunlar ve sistemin değiştirilmesi de doğrudur! Ancak ülkeye, insana, sorunların çıkış nedenine bakılırsa, başkanlıktan çok önce yerel yönetim sisteminin ele alınması gerektiği görülecektir. Bugünkü yapımızla, başkanlık sistemine geçilirse, yeni bir mekanizma kurulmaz; bugünkünden daha hantal, tembel, korkak, cesaretsiz, halka karşı zalim bir idare oluşur.