Tek millet iki devlet ve TANAP kardeşliği
Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi, 26 Aralık’ta Ankara’da imzalanan mutabakat zaptı ile daha somut hale geldi. İki ülke TANAP’la Avrupa pazarına beraber çıkacak ve Türkiye dev gaz pazarına direkt ihracatçı ülke olarak girecek.
Dr. İBRAHİM NEBİOĞLU / Kafkasya Uzmanı
Türkiye-Azerbaycan ilişkileri benzersiz ve özeldir. Ekonomik olarak güçlenen Azerbaycan artık Türkiye’ye sermaye yatırıyor. Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCAR)
5 milyar dolarlık yatırım bedeliyle İzmir Aliağa’daki Petkim yarımadasına rafineri inşa edecek. 5-10 sene önce Azerbaycan’ın Türk ekonomisine milyarlarca dolarlık sermaye yatıracağını tahmin bile edemezdik. Bakü’nün yürüttüğü akılcı ekonomi ve enerji politikaları ülke ekonomisini gözle görünür seviyede yukarı taşımıştır. 2003 yılından itibaren artan sıcak petrol paraları artık Azerbaycan sınırlarını da aşmaya başladı. İlham Aliyev’in Petkim yarımadasındaki imza töreninde söylediği gibi Azerbaycan, kendi sınırları dışındaki en büyük yatırımları ancak kardeş Türkiye’ye yapabilirdi. Baku’nün bu tarihi jestinin arkasındaki nedenlerden biri tabii ki iki ülke arasındaki kardeşlik bağlarıdır. Fakat işin siyasi ve ekonomik boyutu da doğru adresin Türkiye olduğunu gösteriyor.
Esas problem de zaten Türkiye’nin tercih edilmesinden kaynaklanıyor. Zira Türkiye’nin bölgedeki ve dünyadaki giderek artan gücü ve saygınlığı hâlâ bazı odakları rahatsız etmektedir. Daha 2009 yılında Rusya Gazprom’unun Yönetim Kurulu Başkanı Aleksey Miller yönettiği şirketin Şahdeniz-2 projesi gazının potansiyel alıcıları listesine girdiğini, hatta Azerbaycan’ın diğer alıcılar arasından tercihini Gazprom’dan yana kullanacağına eminliğini, böylece Güney Akım’ın rakipleri Nabucco ve diğer alternatif projelerin hüsrana uğrayacağını ifade etmişti. Belli ki, Gazprom patronu o günün politik konjonktüründen ve Azerbaycan’daki muhatapları ile görüşmelerinden böyle bir izlenim edinmişti. Peki ne değişti? Neden iki sene sonra Azerbaycan 16 milyar metreküplük Şahdeniz-2 gazının 6 milyar metre küpünü Türkiye’nin kullanımı, kalan 10 milyar metreküpünü ise Türkiye üzerinden Avrupa’ya tedarikine dair karar verdi? İşbu ki, iki senelik zaman zarfı içinde Rusya Cumhurbaşkanı Medvedev’in teşebbüsü ile Karabağ sorununa ilişkin sonucunda hiçbir mutabakata varılmamış görüşmeler yapılsa da, Rusya aslında bu yönde çalışmaların olumlu sonuçlanması için gerçek çaba sarfetmedi.
Dahası, gelişmeler sonucunda Rusya’nın bütün Azerbaycan gazını almak teklifi reddedildi ve işte bu zaman Moskova, Bakü’ye gerçek yaklaşımını göstererek Karabağ’da düşmanlığın tekrarlanması durumunda Azerbaycan’ı Gürcistan savaşının tekrarının yaşanabileceğiyle ile tehdit etti. Böylece Azerbaycan dış politika ve enerji politikası rotasını bütünlükle Batı’ya ve Türkiye’ye çevirdi. Hazar bölgesi enerji kaynaklarının Batı’ya Türkiye üzerinden nakledilme ve pazarlanma planları 1990’lardan günümüze kadar bazı ülkeler tarafından hiç istenmedi. Rusya’nın Karabağ kozunu kullanarak yürüttüğü baskıcı politikalar ve Ermeni-Azeri sorunundaki genel duruşu, İran’ın Hazar’a kıyıdaş ülkelerin statüsü probleminde çıkardığı pürüzler Azerbaycan ve Türkiye’yi ortak kararlar almaya ve müşterek adımlar atmaya daha fazla teşvik etmektedir.
25 Ekim’de iki ülke arasında imzalanmış gaz anlaşmaları, Batı pazarlarına inecek yeni boru hattı yapılması hususunda verilen karar hiç kuşkusuz Aliyev ve Erdoğan’ın büyük başarılarıdır.
Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi, 26 Aralık 2011 tarihinde Ankara’da imzalanan mutabakat zaptı ile daha somut hale geldi. 2017 sonu 2018’in başı itibariyle Şahdeniz-2 sahasından çıkarılacak olan gaz Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) ile Türkiye ve Avrupa’ya ulaştırılacak. Başka bir deyimle, TANAP, Nabucco’nun gazını Bulgaristan sınırına getirecek. Şahdeniz-2 gazının bulunmasından sonraki baş döndürücü gelişmeler bölgedeki dengeleri değiştirmekle kalmayıp, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini daha da güçlendirecek. İki ülke TANAP’la Avrupa pazarına beraber çıkacak ve en önemlisi, Türkiye dev gaz pazarına transit ülke olarak değil, direkt ihracatçı, yani satıcı ülke olarak girecek. Türkiye ve Azerbaycan’ın ekonomik kazançları ile beraber siyasi kazanımlarını da göz ardı etmemek lazım. Özelikle, Dağlık Karabağ sorununun çözülmesi yolunda Bakü’nün eline ciddi bir manevra ve baskı mekanizması geçiyor ve bunun da çeşitli avantajlar sağlayacağı şüphesizdir. Azerbaycan’ın Avrupa’ya ulaşan direkt boru hattına sahip olması Ankara ve Bakü’nün dış politika hamlelerine ayrı bir güç katacaktır.
Hazar’da savaş tamtamları
“Hazar satrancının” oyuncuları NABUCCO ve Trans Hazar hattına karşı baskıları artırdıkları bir zamanda TANAP, ITGI (Türkiye-Yunanistan-İtalya), TAP (Trans Adriyatik Boru Hattı) Trans Anadolu Boru Hattı projeleri enerji alanında verilen soğuk savaşı yeniden alevlendirdi. Örneğin, TAP ve ITGI gibi projeler Hazar’dan başlayarak Anadolu’nun doğusundan batı sınırına kadar devam edip, Balkanlar üzerinden Adriyatik sahillerine kadar uzanacak yeni bir güzergah olarak Rusya’nın gücünü zayıflatacak bir gaz hamlesi olabilir. Bu hamle AB ülkelerine rahat nefes aldırarak Rusya’ya olan bağımlılığa son verecek.
Avrupa Komisyonu’nun enerjiden sorumlu üyesi Günter Öttinger, “Güney Koridoru”nun AB ülkeleri için Rus gazını Rusya dışındaki topraklardan nakledecek alternatif gaz güzergahı olduğuna dikkat çekerek onun bizzat bu açıdan önemine değindi. Öttinger, White Stream, NABUCCO, ITGI ve TAP projelerine Türk-Azeri gaz hattının eklenmesini AB için memnuniyet verici olarak değerlendirdi.
2012’de Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı’nın inşasına başlanması Rusya’nın Trans Hazar’da olduğu gibi bu yeni projeye de şiddetle karşı çıkacağı bölgedeki gerginliği daha da yükseltecektir. Rusya Devlet Başkanı Medevedev, Hazar’a kıyıdaş ülkelerin rızası olmadan Trans Hazar hattının inşasının kabul edilemez olduğunu beyan etmişti. Rus Ulusal Enerji Güvenli Vakfı Başkanı Konstantin Simonov daha ileri giderek “Moskova’nın Trans Hazar projesine şiddetle karşı çıkacağını, hatta gerekirse askeri müdahaleden bile kaçınmayacağını” söylüyor. Rus “Nezavisimaya Gazeta” geçenlerde “Hazar Denizi’nde Savaş Çıkabilir” başlığıyla yayımladığı haberde, Avrupa’ya gaz temini konusunda yaşanan rekabetin sınır sorunlarının çözülmediği Hazar Denizi’nde silahlı çatışmaya yol açabileceğini ileri sürdü. Bazı Rus enerji uzmanları da bu konuda Rusya’nın pozisyonunu göz ardı etmenin kesinlikle 2008 yılında Gürcistan ile yaşanan benzeri bir silahlı çatışmaya yol açabileceği uyarısında bulundular.
Türkiye ihracatçı ülke oluyor
4 Mart 2012’de Rusya’da yapılacak Başkanlık seçimlerinde Vladimir Putin’in tekrar seçileceğine kesin gözüyle bakılıyor. Putin’nin tekrar Başkanlık koltuğuna oturmasıyla Hazar’da suların daha da ısınacağını tahmin etmek hiç zor değil. Fakat, geçen yılın son günlerinde Moskova’da Başbakan Vladimir Putin’in de katılımıyla imzalanan Güney Akım projesi Rusya’yı bir nebze de olsa rahatlattı. Güney Akım Projesi, Kuzey Akım Boru Hattı ile Avrupa’nın kuzeyine gaz nakletmeye başlayan Rusya, Avrupa’nın doğalgaz piyasasına hakim olma yolunda önemli bir adım daha attı. 28 Aralık 2011 tarihinde Moskova’da Rusya ve Türkiye arasında imzalanan anlaşma ile Rusya, Ukrayna’yı devre dışı bırakarak, Karadeniz üzerinden Bulgaristan’a, oradan da Güney Avrupa’ya gaz satmayı hedefliyor. İlk doğalgaz naklinin 2015’te gerçekleşmesi beklenen hattın Rusya için kazanımlarından en önemlisi Ukrayna’yı by-pass etme olacak. Zira Rusya, Avrupa’ya sattığı gazın yüzde 80’ni bu ülke üzerinden naklediyor. Moskova, Başbakan Vlidimir Putin’in “Yılbaşı hediyesi” olarak adlandırdığı Türkiye’nin beklenmedik radikal desteği ile “bir taşla bir kaç kuş” vurmuş oldu. Yani, Ruslar, Ukrayna ile gaz fiyatı sorununu kendi lehlerine hallettiler, Nabucco projesinin geleceğini soru altına aldılar.
Rus gözlemciler Ankara’nın iki senedir askıya aldığı Güney Akım’a destek vermekle birçok menfaat elde ettiği kanaatindeler. Bunların içinde Samsun-Ceyhan Petrol Hattı üzerindeki belirsizliğin giderilmesini öne çıkaran analistler, Türkiye’ye verilecek doğalgaz miktarındaki artış, fiyat indirimi gibi hususlara da dikkat çekiyorlar. Ancak bazı Rus ve Azeri kaynaklar Türkiye’nin Güney Akım projesine “yeşil ışık” yakmasını Sarkozy’nin gündeme getirdiği soykırım tasarısına Ankara’nın vermiş olduğu cevap gibi değerlendiriyorlar. Rus analist Stanislav Tarasov, Regnum ajansı için kaleme aldığı yazıda Türkiye’nin Güney Akım’a sahip çıkmasının Sarkozy’ye verilen cevap olduğunu iddia ediyor.
Kaynak:9 Ocak 2012 Star Açık Görüş