Suriye Reform Şansını Kaçırıyor mu?
Arap Dünyası’ndaki tıkanmışlık yüzünden ortaya çıkan protestolar Suriye’ye de sıçradı. Ekonomik olarak ciddi bir ağırlığı olmadığı halde Suriye Ortadoğu siyasi denkleminde önemli yere sahip bir ülkedir. Cemal Abdünnasır’ın Mısır’da başlattığı laik Arap milliyetçiliği modeli, Türkiye’nin komşularında Baas Partisi olarak yansımıştır. Bu model, elitist ve baskıcı bir modeldir. Bu modelin temsilcilerinden Irak’taki Saddam’dan ve Libya’da Kaddafi’den kurtulmak için dış müdahale gerekmiştir. Tunus ve Mısır’da ekonomik liberalleşmeye rağmen süren baskıcı yönetim ise protestolarla devrilmiştir. Bu geleneğin son kalesi Suriye’de ise ne olacağı henüz belli değildir. İlk kez ciddi protesto dalgasıyla karşılaşan Suriye Başkanı Beşar Esat’ın (aslı Beşşar el-Esed), son açıklamaları ülkede yumuşak geçişle demokratikleşme şansını zora sokmuştur.
Bütün Arap ülkelerini saran protesto dalgası Suriye’nin Deraa kentinde başladı. Şiddetle bastırılan gösterilerde altmıştan fazla gösterici öldü. Bu şiddetli müdahale kızgınlığı daha da artırdığı için gösteriler başkent Şam, Lazkiye gibi birçok şehirde protestolar görüldü. Belli bir ivme kazanmasına rağmen henüz kritik düzeye ulaşamadığı gibi, protestolar halen rejimin yıkılmasını değil reform edilmesini istiyorlar.
1962’de askeri darbe ile başa geçen Baas rejimi ve Esat ailesi, ülkeyi demir yumrukla yönetmiştir. 1982 yılında Müslüman Kardeşler öncülüğünde Hama’daki isyanı kanlı biçimde bastırmış ve 30-40 bin kişi öldürülmüştür. 2000 yılında Hafız Esat’ın ölümüyle yerine oğlu, Beşar Esat geçmiş ve reformlar için umut doğmuştur. Aradan geçen 11 yıla rağmen ciddi bir siyasi reform gerçekleşmemişse de Suriye bu dönemde özellikle ekonomik olarak dünyaya açılmaya başlamıştır. Türkiye bu açılıma bir kapı olduğu gibi, Suriye’de Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan kapısı olmuştur.
Suriye rejimi de Arap toplumlarının maruz kaldığı sorunları yaşamaktadır: Baskı, yolsuzluk, işsizlik ve yoksulluk. BBC’nin Ortadoğu huzursuzluk indeksinde Suriye oldukça yüksek görülmektedir. Çok genç ve umutsuz nüfusu ile devrimci isyan dalgası yaşayan Yemen, Libya ve Mısır’dan hemen sonra gelmektedir. Bu da rahatsızlığın oldukça yüksek olduğunu ve isyan potansiyeline işaret etmektedir. Ancak protestolar için sadece rahatsızlık yetmez, başarı umudunun yüksek olması, kaynaklar ve örgütsel altyapı da gerekir. Suriye’de bu dinamikler henüz şekillenme aşamasındadır.
11 yıllık yönetimine karşı en büyük meydan okuma ile karşılaşan Beşar Esat Çarşamba günü yaptığı konuşma ile reform sözü veriyordu. Bir hafta önce de müstaşarı Büteyne Şaban ile de aynı mesajları vermişti. Kendinden emin ve rahat tavırları dikkat çeken Esat, konuşmasının büyük bölümünü – İsrail imasıyla – komplo teorisi üzerine oturtmuştu. Vaatleri arasında ise olağanüstü halin kaldırılması ve protestoculara ateş açılmasını araştırmak için komisyon kurulacağını söylüyordu. Perşembe günü ise Deraa kentindeki ölümler, olağanüstü halin kaldırılması ve Kürt halkının vatandaşlık hakları ile ilgi komisyon kurulduğu ve çalışmaların iki haftada tamamlanacağı duyuruldu. Hükümetin istifasıyla sonuçlanan protestocuları ve taleplerini de çok ciddiye almış izlenimi vermek de istemiyordu.
60 yıldan beri tek parti yönetiminde olan ve 30 yıldır olağanüstü hal ile yönetilen Suriye’de açıktan muhalefete izin verilmediği gibi medya ve basın ciddi denetim altında tutulmaktadır. Muhalif hareketler ya bastırılmış veya ülke dışına kaçmıştır. Suriye rejimi meşruiyetini, Golan tepeleri ve Filistin davası dolayısıyla İsrail ile çatışmadan almaktadır. Bu yüzden ve mezhep dayanışması dolayısıyla da İran ile yakın ilişkileri vardır. Dış tehdit ve komplo arkasına sığınarak için birçok demokratik talebi göz ardı edegelmiştir.
Son protestolar ve ölümler, ciddi bir reform ihtiyacı olduğunu tekrar göz önüne sermiştir. Örneğin, uzun süreli tek parti yönetimi sistemde kokuşmaya yol açıyor, iş, özgürlük ve hak talepleri giderek artmaktadır. Tek parti yönetimi çok partili sisteme geçse bile bunun uygulanması da zaman alabilir. Mübarek rejimi yasal olarak çok partili sisteme izin verdiği halde uygulamada bu göstermelik kalmıştı. Suriye henüz göstermelik çoğulculuktan bile uzaktır. Esat’ın vaatleri arasında henüz basın özgürlüğü ve çok partili sisteme geçiş yer almamıştır.
Genç ve sempatik olması, İsrail’e karşı aldığı tavır ve reform için bel bağlanmış olması Beşar Esat’a belirli bir kredi sağlamaktadır. Ancak, halkın Esat’a sempati beslemesine rağmen rejimden rahatsızlık çok yüksek düzeydedir. Rejim ve Esat’ın dayandığı güç Nusayri azınlık ve orta sınıflardır. Beşar Esat halkı arkasına alarak rejimde ciddi açılıma gidebilir ama bir yandan da zamana karşı yarışmaktadır. Türkiye’nin de desteklediği reform çabaları, ülkedeki protesto, isyan ve istikrarsızlığın önüne geçebilir. İlk hamleden sonra Esat’ın reform fırsatını görmekle beraber talepleri çok ciddiye almayarak ve acele etmeyerek bu fırsatı kaçırabileceği endişesini artmaktadır.
Suriye’de halkın reform vaadinden ve açıklanan açılımdan ne kadar memnun olduğunu Cuma günü ortaya çıkabilecek protestolar gösterecektir. Eğer protesto dalgası aynı hızda devam ederse, Esat ve rejimini zor günler bekliyor demektir. Tunus, Mısır ve Yemen’de ilk yapılması gerekenler sonradan yapılması da yeterli olmamaktadır. Beşar Esat, fırsat ve vakit varken değerlendirmelidir. Çünkü Suriye’deki karışıklık mezhep, İsrail, Türkiye, Batı ve İran faktörleri dolayısıyla içinden kolay çıkılamayacak bir krize dönüşme riski taşımaktadır.
Doç. Dr. Ahmet Uysal
Bu Doküman http://www.sde.org.tr/kose-yazilari/829/suriye-reform-sansini-kaciriyor-mu.aspx sayfasından 08.04.2011 09:43:08 tarihinde oluşturulmuştur.