Siyasiler Diline Dikkat Etsin
Gül’ün seçim uyarısı: Herkes söylemine, diline dikkat etmeli.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, seçim kampanyalarının başladığına dikkat çekerek, siyasilere söylem uyarısında bulundu, “Kimsenin birbirinin yüzüne bakamayacak hale gelmesi, ne Türkiye’nin çıkarınadır, ne de halkın” dedi.
Gül, Endonezya dönüşü, gündemle ilgili soruları yanıtladı.
Seçim dönemine giriyoruz, siyasetin dili konusunda bir değerlendirme yapar mısınız?
Dilin gücü çok büyüktür. Bizde de atasözleri var. “Dil yarası kılıç yarasından daha derindir’ diye. Herkesin söylemine kullandığı dile şöyle bir dikkat etmesi, söyleyeceğini düşünerek söylemesi gerekir. Seçim kampanyalarının başladığı dönemdeyiz. Kimsenin birbirinin yüzüne bakamayacak hale gelmesi, ne Türkiye’ nin çıkarınadır, ne de halkın. Ne de halkımız bundan mutlu olur. Herkes bunu takdir edecek olgunlukta ama insanların bazı alışkanlıkları var.
Kendi içimizde Kürt meselesi en önemli meselesi dediniz. Yanısıra, Ermeni meselesi var, AB’de heyecan kayboluyor… Bu sorunlara ne diyeceksiniz?
Onun için Türkiye’nin kendi içini konsolide etmesi, kendi problemlerini ayıklaması gerekir dediğim şeyler bunlar. Değişik fırsatları gördüğümde bunları söylüyorum. Geçen TÜSİAD’ın davetinde bunları tek tek söyledim. Türkiye’nin önünde çok büyük fırsatlar var. Ama Türkiye’nin önünde çok büyük challenge’lar da var. Sizin saydığınız konuları tek tek ben de saydım. Bunlara Türkiye’nin yoğunlaşması kendi iradesiyle kendi inisiyatifiyle gündeminden çıkarması gerekir.
‘Ülkeyi güçlü yapan silahlı kuvvetler değildir’
Türkiye’nin örnek ülke olması için yapması gerekenler?
Her milletin onuru vardır. Hepsinin onurunu incitmeden telkin ve katkınızı sağlayacaksınız. Türkiye’nin durduğu yerde, siz ne kadar parlarsanız o kadar çok aydınlatırsınız. Ülkeyi güçlü yapan o ülkenin silahlı kuvvetleri değildir. Bir ülkeyi güçlü yapan o ülkenin politik siyasi yapısıdır. Demokrasisi hukuku getirir, bu olunca da ekonomi onun üstüne yükseliyor. Hukukun olduğu yerde ekonomi hızlı yükselir, hukukun olmadığı yerde zenginler yatırımı dışarıda, hukuku güçlü olan yerde yapar. Ekonomi güçlü olunca hukuk ve güvenlik teşkilatınız da güçlü olacaktır. Mısır’a gittiğimde generallere söyledim. Dünyanın bu günkü gerçeği budur.
Birleşmiş Milletler, İsrail ile ilgili alınan kararların hiçbirisini uygulamazken, başta Libya ve Müslüman ülkeler söz konusu olduğunda alınan kararları uygulamada hiç tereddüt etmiyor. Bu çifte standardı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biliyorsunuz; İsrail ile ilgili ne karar alınırsa alınsın veto eden bir ülke (ABD) var. O kararları haklı ya da haksız ayırımı yapmaksızın gözü kapalı bir şekilde veto eden bir ülke var. Onun için BM’nin yeniden yapılandırılması dünyanın en büyük sorunlarından birisi… BM hala ikinci dünya savaşı sonrasının şartlarını taşıyor. Uluslararası arenada bunlar konuşuluyor.
İsrail Cumhurbaşkanı Perez’i davet etmeniz, İsrail’e bir taviz gibi algılandı, bu konu ne diyeceksiniz?
Türkiye’nin İsrail’den talepleri ve beklentilerinde en ufak bir gerileme söz konusu değil. Bu toplantıyı BM ile birlikte yapıyoruz. En az gelişmiş ülkeler zirvesi. BM’ye üye olan bütün dünyadaki devletlerin devlet başkanlarına davet gidiyor. Öyle ülkeler vardır ki birbirleriyle savaş halindedir ama bir toplantı yapılıyorsa o çerçevede gelir. BM’nin New York’taki toplantısına İran da gider, Libya da gider. Herkes nasıl giderse bu da öyle… Biz de kuralları uyguluyoruz.
Perez’i davet etmesek bazıları da gelmeyebilirdi diye kaygı söz konusu mu?
Gül: Biz başkasına bakarak hareket etmedik. Kendine öz güveni olan bir ülkenin yapacağı bir davranış bizimki. Davet etmemeyi hiç düşünmedim doğrusu.
Erdal Sağlam. 8 Nisan 2011 Radikal Gazetesi