Milletvekili Dokunulmazlığı
Dokunulmazlık
Milletvekilliği dokunulmazlığı 2002 seçimlerinden bu yana AKP ve CHP arasında polemik konusuydu
14 Nisan 2011
Milletvekilliği dokunulmazlığı 2002 seçimlerinden bu yana AKP ve CHP arasında polemik konusuydu.
Demokrasilerde geçerli olan “kürsü dokunulmazlığı”dır. Parlamenterler, düşüncelerinden ötürü suçlanamazlar. Dokunulmazlıkları TBMM tarafından kaldırılmadıkça yargılanamazlar.
Ancak Anayasa’nın 83. maddesi, pek çok başka alanda olduğu gibi bu özgürlüğü de 14. maddedeki “Anayasal düzene karşı işlenmiş suçlar” kapsamında sınırlandırıyor. Seçilmeden önce bu maddeden haklarında dava açılanlarla ilgili yargılamanın devamı öngörülüyor.
83. ve 14. maddeyle ilgili yorumlar, 12 Haziran’da oluşacak yeni Parlamento’yu “dokunulmazlığı” da içeren bir hukuki tartışmayla karşı karşıya bırakacak.
Sorun milletvekili aday listelerinin açıklanmasıyla birlikte gündeme düşmüştür:
Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarındaki tutuklu sanıklar, milletvekili seçilirler ve mahkemeler “tahliye” kararı vermezlerse ne olacak? TBMM üyelerinin bir kısmı “yasama faaliyetleri”ni cezaevlerinde mi sürdürecekler?!
Milliyet’te dün Gökçer Tahincioğlu bu durumda olan biri serbest, 14’ü tutuklu 15 sanığı bekleyen sorunları irdelemişti: Mahkeme tahliye kararı vermezse, cezaevindeki vekiller yemin de edemeyecekler!
12 Haziran’a kadar, “Anayasal düzeni zorla ortadan kaldırmaya” teşebbüsten suçlananların seçimden sonra “Anayasaya bağlılık” yemini edecek olmaları bir yana, bu işlem için önce mahkeme kararıyla cezaevinden çıkmaları gerekecek. Adayların seçim kampanyalarına “özgürce” katılamayacak olmaları da handikap.
“Dokunulmazlık” polemiği yeniden başladı.
Başbakan Erdoğan, “Dokunulmazlık için bu kadar konuşan CHP’nin, BDP’nin tavrı ortada. Dokunulmazlık zırhına kimin müracaat ettiği, o da ortada” sözleriyle atağa geçti. CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Tutukluluğun infaza dönüştüğü koşullarda seçime giren arkadaşlar hayali ihracatçı değil, ihaleye fesat karıştırmamış, kalpazanlıkla suçlanmamışlar. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına söz verip, imza atmamışlar” diye yanıt verdi. Kemal Bey’in Silivri’den aday gösterilenlerin “tutuklu oldukları için değil, kişisel özellikleri nedeniyle CHP listelerinde yer aldıklarını” açıklaması da ilginçti. Eğer öyleyse “serbest” kaldığı halde fikirleriyle CHP’den uzaktan yakından ilgisi olmayan Ergenekon sanığının Ankara’dan aday gösterilmesinin başkaca bir ölçütü olmalıydı! Erzincan Savcısı İlhan Cihaner liste dışı kalırken, Sinan Aygün’ün tercih edilmiş olmasının nedeni “dokunulmazlık kazandırmak” değilse nedir?! Parti Meclisi’ndeki itirazları püskürten Kemal Bey’in herhalde bir bildiği vardır!
Geçmişte Baykal’a da seçim kaybettiren “sağa açılma” hevesi, umarız CHP’nin bu seçimde de “yumuşak karnı” olmaz! Yeni CHP sola kapanırken, Demirel-Cindoruk telkinli “sağ” aday getireceğinden fazlasını götürmezle