Kanun hükmünde kararname yetkisi
31/03/2011 Radikal Gazetesi
KHK yetki tasarısı, öncelikle AK Parti’nin yönetim sistemiyle ilgili ayrıntılı çalışmalar yaptığını göstermesi bakımından önemlidir.
Seçimlere kadar ara verilmesine fiilen 9 gün kala hükümet, yetki kanun tasarısını Meclis’e sundu. Bazı parti ve sendikalar tasarıya karşı çıktılar.
Anayasaya göre, yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin (KHK) amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını göstermelidir. Sıkıyönetim ve olağanüstü haller dışında temel haklar, kişi hakları ve siyasi haklar hakkında KHK çıkarılamaz.
Okuyabildiğim eleştirilerin bu temel bilgileri göz ardı etmesi gerçekten hüzün vericiydi. Neyse, ben KHK yetki tasarısının niçin sunulduğunu anlamaya çalışıyorum:
Tasarıyla, hemen hemen bütün devlet teşkilatının kuruluş ve çalışması hakkında yeniden düzenleme yetkisi istenmektedir. Amaç, bazı bakanlıkların birleştirilmesi, bazı genel müdürlüklerin bağlı oldukları bakanlığın değişmesinden ibaret midir, yoksa daha geniş bir düzenleme, merkezi idare reformunun örgüt temeli mi hazırlanmak istenmektedir?
Değiştirilmek istenen ne?
Tasarı kabul edildiğinde; 14 kanun ve 9 kanun hükmünde kararnamenin (KHK) düzenlemeleri değiştirilecek veya yenilenecektir. Bunlar arasında Devlet Memurları Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında KHK de bulunması, düzenlemenin geniş tutulacağını göstermektedir. Pek çok bakanlık ve genel müdürlüğün teşkilat kanunu değiştirilmek istenmektedir.
Seçim öncesinde hükümetin böyle geniş bir düzenlemeye başlamasını yorumlamak kolay değildir. AK Parti iktidarı ilk kez KHK yoluna gitmektedir. Tasarıda yetki süresi altı ayla sınırlandırılmaktadır; anayasaya göre yetki kanununda belirtilmesi gereken KHK’nın amacı, kapsamı, ilkeleri tasarıda oldukça geniş tutulmuştur. Doğrusu bu yetki kanunuyla merkezi yönetimin hangi düzeyde ve neresi düzenlenemez, bulamadım!
Hükümetin amacı yönetim reformuna başlamak olabilir mi? Bilindiği gibi, 2004’te çıkarılan ‘Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun’, Cumhurbaşkanı (CB) Sezer tarafından özellikle 126 ve 127’nci maddeleri olmak üzere anayasanın bazı maddelerine aykırı olduğunda yeniden görüşülmek üzere Meclis’e iade edilmişti.
İki farklı isteğin hangisi?
Yapılması düşünülen yeni anayasada, herhalde kamu yönetimi ilkeleri yeniden gözden geçirilecek ve yeni bir yönetim sistemi kurulacaktır. Bu sistem kuruluncaya kadar, bakanlar kurulunun ve merkezi idarenin örgüt yapısının bütünüyle gözden geçirilip yenilenmesi için KHK çıkarmak isteniyor olabilir. Ancak ilkeleri bilinmeden yalnızca örgütlenmenin temelini oluşturmaya çalışmak, tutarsız sonuç verebilecektir.
Hükümetin amacı, tasarıda yazıldığı gibi, ‘kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesi’ ile devlete bağlı çalışanların atanma, nakil ve benzeri özlük işlerinin ‘düzenlenmesi’ olabilir. Bu da, yeni bakanlar kurulu düzenine göre, çok sayıda kanunun gözden geçirilmesi ve yeni düzene göre değiştirilmesini gerektirecektir. Şüphesiz çok ayrıntılı bir çalışmayla hazırlanacak KHK yetkisinin ilk kararnamesi, yeni hükümet kurulmadan önce yürürlüğe konulmalıdır.
Hükümetin KHK yetkisini, kamu yönetimi reformuna başlangıç olarak mı, yoksa kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımına imkân vermek için mi istediğini komisyon görüşmelerinde ve en geç seçim beyannamesinde anlayacağız! Şimdiden bildiğimiz, AK Parti’nin yeni hükümeti biçimsel yeniliklerin kurallarını yürürlüğe sokarak kurmak istediğidir.
KHK yetki tasarısı, öncelikle AK Parti’nin yönetim sistemiyle ilgili ayrıntılı çalışmalar yaptığını göstermesi bakımından önemlidir. Habercilerimiz, düşünülenlerin gerisindeki çalışma konularının alt başlıklarını bulup haberleştirmelidir.