En Tehlikeli Seçim
Siyasi partiler için her seçim önemlidir elbette, ama önümüzdeki seçim öbür seçimlere göre biraz daha önemli sanki. Çünkü 12 Haziran seçimi siyasi liderliklerin kaderini belirleyecek gibi duruyor.
AK Parti listesindeki sürprizler
AK Parti 12 Haziran sürecine en rahat giren parti. Seçimi kazanıp kazanamayacağı değil, oy oranının yüzde ellinin üzerine çıkıp çıkamayacağı tartışılıyor. İki dönem üst üste iktidarda kalan bir partinin normal şartlarda “iktidar yıpranması”na maruz kalması ve doğal olarak oylarının düşmesi, hatta iktidarı başka partilere devretmesi beklenir. Oysa Türkiye’nin şartları iktidar partisini değil, muhalefet partilerini yıpratıyor. (Bunun analizini ayrıca yaparız bir gün.)
Seçim kazanma endişesi olmayan AK Parti lideri Başbakan Erdoğan, seçim sonrasındaki icraat kadrosunu hazırlamaya yönelmiş görünüyor. Aday listelerindeki sürprizleri işte bu gözle değerlendirmek gerekiyor.
CHP’nin değil, liderinin sınavı
Ana muhalefet partisi CHP çok partili hayata geçildiği günden beri hiçbir seçimde tek başına iktidar olmasına yetecek kadar oy alamadı seçmenden. Onun için CHP’nin bu seçimde başarılı sayılması için halktan kendisini iktidara taşıyacak kadar oy alması gerekmiyor. Çünkü öyle bir beklenti yok. Dolayısıyla CHP açısından her zamanki gibi bir seçim olacak 12 Haziran.
Ama yeni genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu için durum öyle değil. Kılıçdaroğlu’nun parti başkanı olarak ilk seçimi olacak bu. Baykal’ın boşalttığı koltuğa büyük ümitlerle oturtulan yeni liderin ve “Yeni CHP” diye formülleştirilen çizginin sınanma yeri seçim sandığı olacak.
Muhtemel bir başarısızlık genel başkanın koltuğunun tartışılmasının yolunu açacak. Onun için Kılıçdaroğlu hiç değilse Baykal’ın aldığından fazla oy alarak bunu bir “başarı” olarak öne sürmek istiyor. CHP’nin aday listeleri üzerine bunca titizlenmesi bu yüzden.
MHP’nin problemi kendi tabanıyla
Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP’nin kendi seçmen tabanıyla çok ilginç bir ilişkisi var. 1999 seçimlerinden bu yana kâh barajın altında kalıyor, kâh bir önceki seçimde aldığının iki katı oy alıyor bu parti.
1999’da yüzde 18 almıştı; sonra 2002’de oy oranı yarı yarıya düşüp barajın altına inmişti. 2007 seçimlerinde yeniden eski oylarını büyük ölçüde geri kazanmayı başardı. Ama sonra referandum sınavında başarılı olamadı Devlet Bahçeli’nin MHP’si. Dolayısıyla önümüzdeki seçim ciddi bir tehlike arz ediyor yine. MHP yönetimi iktidar partisinin hazırladığı anayasa değişikliği teklifi referanduma götürüldüğünde seçmenini hayır oyu vermeye çağırdı. Ama MHP seçmeninin büyük bölümü parti yönetimini dinlemedi. Şimdi Bahçeli 12 Eylül günü ayrı düştüğü MHP seçmeninin hiçbir şey olmamış gibi 12 Haziran günü gelip oyunu eski partisine vermesini bekliyor. Ne var ki Bahçeli’nin değişmeyen dili ve üslubu bu yolda pek ümit vermiyor.
BDP seçmeni açılımı oylayacak
Özellikle güneydoğuda “Kürtlerin temsilcisi” olma iddiasındaki BDP için de zor bir sınav olacak 12 Haziran seçimi. Zira karşısında iktidar partisinin “açılım” siyaseti var. AK Parti hükümeti Kürt nüfusun kültürel taleplerinin birçoğunu karşılamaya yönelik “açılım” sürecini başlattığında BDP kadroları şiddetle bunun karşısında durdular. Sadece bunda değil, “Kürtlerin hayrına” olan her gelişmede karşı çıkılacak bir nokta buldular.
Neticede kendi tabanlarında da bir hoşnutsuzluk uyandı. Özellikle Kürt nüfusun yoğun olduğu yerlerde 12 Haziran seçimi “açılım” süreciyle bağlantılı bir atmosferde gerçekleşecek. BDP için en büyük mesele kendi seçmen tabanını iktidar partisine kaptırmamak. Bu yüzden önümüzdeki seçimde daha geniş bir kesimi yanına almak için güç birliği sağlamak peşinde. Geçmişte kanlı bıçaklı olduğu kişileri bile bağımsız adaylar listesine almış olması bundan.
İbrahim KİRAS
ÇOK BASİT BİR FÖRMÜL VAR ASLINDA %10 U GEÇEMEYEN PARTİ İRADESİNİ İKTİDARA DEVREDİYOR. BUNDAN DOLAYI ERBAKAN IN OĞLU SİVRİLİR SAADET PARÇALANIR VE BARAJI AŞMA TEHLİKESİ ORTADAN KALKAR VE YİNE BİR GRUP ÜLKÜCÜ HAREKET KENDİ PARTİSİNİ SEÇİMLERDEN HEMEN ÖNCE ZAYIFLATMAYA ÇALISIR. HERŞEY ÇOK OLAĞAN VE ÇOK GÜZEL İŞLEYEN BİR DÜZEN.