Batı’nın Libya Planı Tutar mı?
Batı’nın Libya Planı Tutar mı?
17 Mart 2011 tarihinde toplanan BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 5 çekimser oya karşılık 10 evet oyuyla Libya’ya yönelik ikinci ve şimdilik en kritik kararını vermiştir. Hatırlanacağı gibi oy birliğiyle aldığı 1970 sayılı ilk kararında BMGK, Libya Yönetimini uyarmış, oy çokluğuyla alınan 1973 sayılı kararda ise Libya Hükümetine karşı askeri güç kullanılması seçeneğini, sivillerin korunmasıyla sınırlı kalmak şartıyla kabul etmiştir.
Uluslararası hukuka göre, meşru savunma durumu hariç, güç kullanmanın meşru sayılabilmesi için BMGK’nın, barışa yönelik ciddi bir tehdidin ya da ciddi bir saldırının giderilmesi ve barışın sağlanması ve korunması için bir ülkeye askeri bir müdahalede bulunma yönünde bir karar vermesi gerekmektedir. Bu kararlar da daha çok daimi üyelerin şekillendirmesi ve yönlendirmesiyle hazırlanmakta ve oylanmaktadır. Çünkü bunlardan birisinin hayır demesi kararın ölü doğmasına sebep olmaktadır. Örneğin BMGK’dan İsrail’e yönelik sadece uyarıcı mahiyetinde bir kararın dahi çıkamaması ABD’nin vetosu nedeniyledir.
Hatırlanacağı gibi, Kaddafi’nin iktidarı bırakmama konusunda gösterdiği direnç nedeniyle 26 Şubat 2011 tarihinde BMGK, Libya hakkında 1970 sayılı kararı almıştı. Bu kararda, Libya’ya silah ambargosu uygulanması, Kaddafi ailesinden 16 kişiye yurtdışı seyahat yasağı getirilmesi ve 6 kişinin mal varlığılığına el konulması istenmişti. Karar ayrıca, Uluslararası Adalet Divanına da yetki vererek; Divan Savcısından Libya’daki insan hakları ihlallerinden dolayı sorumlu tutulacak kişiler hakkında soruşturma yapması talep etmişti. Ancak kararın hiçbir yerinde Libya’ya karşı askeri bir müdahaleye izin veren ya da bunu ima eden herhangi bir ifade bulunmamaktaydı.
O kararın alındığı günlerde, Libya hükümetine yönelik uçuş yasağı uygulanması ya da askeri müdahalede bulunulması gibi seçenekler de, ABD ve Fransa gibi Batılı ülkeler tarafından tartışmaya başlanmıştı. Tam da bu tartışmaların sürdüğü bir dönemde 17 Mart’ta BMGK’nın 1973 sayılı kararı geldi.
Bu karar alınırken BMGK’da ne gibi tartışmalar yaşandığına kısaca bakmakta fayda vardır. Kararın müzakerelerine geçildikten sonra ilk sözü alan Fransa, Libya halkının meşru taleplerine, Kaddafi rejiminin sistematik şiddet ve zalimlikle karşılık verdiğini belirterek kararın bir an evvel onaylanması gerektiğini söylemiştir. Bunlar söylenirken, Libya rejimiyle daha birkaç yıl önce Fransa’nın 400 milyon Dolarlık anti-tank füze sistemi anlaşması imzaladığını ve Fransız yapımı Mirage savaş uçaklarının Libya hava kuvvetlerin önemli unsurlarından olduğu muhtemelen hiç hatıra getirilmemiştir.
Fransız temsilci sözlerinin devamında taslak kararın kabul edilmesi halinde, Libya üzerinde uçuş yasağı tesis edileceğini ve bunun ötesinde ‘gerekli olan her türlü tedbiri alarak’ Bingazi başta olmak üzere sivil halkın ve bu halkın yaşadığı toprakların Libya Hükümeti’nden korunacağını ifade etmiştir.
Daha sonra oylamaya geçilmiş ve oylama neticesinde 10 üye evet derken, Brezilya, Çin, Almanya, Hindistan ve Rusya Federasyonu çekimser kalmış ve böylece kararın oy çokluğuyla onaylanması sağlanmıştır. Libya yönetimiyle ticari ve askeri anlamda derin ilişkileri olan ve BMGK’da veto hakkını elinde bulunduran 5 ülkeden ikisi olan Rusya ve Çin’in neden bu ayrıcalığını kullanmayarak çekimser kaldığı da önemli bir soru işaretidir.
Oylama öncesi konuşan Fransa’dan sonra oylama sonrası görüşlerini ve pozisyonlarını açıklayan diğer ülkelerden Rusya, Çin ve Almanya, askeri güç kullanma seçeneğinin- ki bu seçenek kararın 4üncü ve 8inci paragraflarında yer almaktadır- büyük riskleri ve başka problemleri beraberinde getireceğini ifade etmişlerdir. Almanya, Libya’ya yönelik hiç bir askeri operasyon içinde yer almayacağını açıkça ifade etmiştir. Aynı Almanya NATO’nun Libya’ya karşı devreye sokulmasına da karşı çıkmaktadır.
Rusya’ya göre 1973 sayılı karar, Arap Ligi ülkelerinin 12 Mart’ta aldığı ‘Libya üzerinde uçuş yasağı ilan edilmesi’ kararının çok ötesine geçmiştir. Fakat kararın yazımı sırasında geniş çaplı askeri müdahale gibi bir seçeneğin düşünülmediğinin kendilerine ifade edildiğini de belirtmiştir. Yani kararı yazıp uygulayan Fransa, ABD ve İngiltere’nin Rusya’ya ve Çin’e bazı sözler vermiş olma ihtimalleri bulunmaktadır.
ABD ve müttefiklerinin kararın onaylanmasından hemen sonra Libya’ya gerçekleştirmeye başladıkları hava harekâtı, Rusya ve Çin’in tepkisini çekmişse de şu ana kadar bu ülkelerce ciddi anlamda bir tepki ortaya konulmuş değildir. ABD, İngiltere ve Fransa ise, Çin ve Rusya’nın veto etmediği BMGK kararına göre hareket ettiklerini ileri sürmektedir. BM Genel Sekreterinin başlatılan bombardımanla ilgili şu ana kadar herhangi bir yorumda bulunmamış olması da düşündürücüdür.
Libya’nın geleceğinden pay kapmak almak harekete geçen ülkelerin istedikleri sonucu alabilmeleri için ise, Kaddafi’nin bir süre daha koltuğunda oturarak ülke içi barış ve sukuneti tesis etmek yerine şiddeti ve çatışmaları körüklemesi gereklidir. Bakalım Batı’nın Libya üzerinden Kuzey Afrika’yı tekrar şekillendirme planı bu suretle tutacak mı? Bu sorunun cevabı ise önümüzdeki süreçte kendini gösterecektir.
(Ömer Ersoy, Araştırmacı)
Bu Doküman http://www.sde.org.tr/haberler/1420/batinin-libya-plani-tutar-mi.aspx sayfasından 08.04.2011 09:39:42 tarihinde oluşturulmuştur.