1. KONU: Türk Devriminin Stratejisi
TÜRK İNKILABININ STRATEJİSİ
1. İnkılâbın Atatürk’ün Kafasında Şekillenmesi ve Karar Vermesi
Atatürk’ün doğduğu 1881 ve daha sonraki yıllar Avrupa’da demokrasi ve milliyetçilik düşüncesinin hızla yayıldığı bir dönemdir. Osmanlı Devletinde ise II. Abdülhamit baskıcı yönetimi yaşanmakta idi. Osmanlının kötü gidişatını önlemek ve batıya bağımlılıktan kurtarmak için Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi gibi düşünürler bazı düşünceler ortaya atıp tartışılmaktaydılar. M. Kemal de kötü gidişatı önlemek için kendi ölçüsünde çalışmalar yapıyordu. Yeni Osmanlıların ve Fransız İhtilalini hazırlayan düşünürlerin eserlerini okuyarak bilincini geliştirmiştir. Düşündüklerini gerçekleştirmek için örgütlenmenin gerektiğine inanıyordu. Bu amaçla 1905’te Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu. 1906’da da Selanik’te bu Cemiyetin şubesini açtı. Buradaki arkadaşlarına özetle şu konuşmayı yapmıştır. “ Memleketin vahim durumunu size söylemeye gerek yok. Hepiniz bunu görüyorsunuz. Bu talihsiz memlekete karşı hepimizin görevleri var. Bu gün Makedonya ve Rumeli toprakları memleketten koparılmak isteniyor. Padişah zevk ve saltanatına düşkün her türlü aşağılanmayı kabul edebilecek nefret edilecek bir kişiliktedir. Millet zulüm ve baskı altında mahvoluyor. Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve aşağılanma vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası hürriyettir. Tarih bugün biz evlatlarına bazı büyük görevler yüklemektedir. Bir Cemiyet kurdum ve baskıcı rejim ile mücadeleye başladık. Şimdilik gizli örgütlenmek zorundayız. Sizden fedakârlık bekliyorum. Baskıcı yönetime karşı ancak ihtilal ile cevap vermek ve eskimiş çürük idareyi yıkmak, milleti egemen kılmak, özetle vatanı kurtarmak için sizi göreve davet ediyorum.
1910 yılında Fransa gezisinde gördükleri ve Fransız askeri uzmanlarla yaptığı konuşmalar O’nda inkılâp fikrinin kuvvetlenmesine yardımcı olmuştur.
1913’te Bulgaristan’da Askeri Ataşe olarak bulunurken Bulgaristan’ın kısa sürede nasıl kalkındığı üzerinde durmuş ve Osmanlının da nasıl kalkınabileceği üzerinde düşünmeye başlamıştır.
Avusturyalı biriyle yaptığı sohbette ise şunları söylemiştir. “Türkiye’nin bu gidişi iyi değil… Türkiye’yi modern bir memleket yapmalı. Tıpkı batı gibi. Bu memleketi baştan aşağı değiştirmeli. Allah nasip ederse günün birinde Türkiye’nin idaresinde söz sahibi olursam bilirim yapacağım yenilikleri…” daha sonra “peçe kaldırılmalı, çok evliliğe son verilmeli, şapka giyilmeli” diyerek ileride yapacağı İnkılâpların ipuçlarını vermiştir. Görüldüğü gibi Atatürk Kurtuluş Savaşından çok önce kafasında İnkılâp fikrini şekillendirmiştir.
2. Atatürk’ün İnkılâbı Gerçekleştirme Stratejisi:
İnkılâbın Zamanını tespit etmek:
İnkılâplarda zamanlama çok önemlidir. Atatürk kafasında hazırladığı İnkılâpların hiç birini zamanı gelmeden açıklamamıştır. Çünkü bir işi zamansız yapmak o işi başarısızlığa götürebilir kanısındadır. Olayları bir takım evrelere ayırarak ve gelişmelerden yararlanarak ulusun duygu ve düşüncelerini hazırlayarak adım adım ilerleyerek amacına ulaşmaya çalışmıştır. Mazhar Müfit Kansu’ya Erzurum Kongresinde anlattıkları bunun en güzel örneğidir. “İstediklerimizin hepsi olacaktır. Ancak zamanını seçmek lazım. Her şeyi birden yapamayız. Sıra beklemek tepkiye meydan vermemek zorundayız. Hedefe dolambaçlı yollardan gitmek cephe hücumundan daha sağlamdır.
İnkılâbın Şartlarını Hazırlamak:
Atatürk İnkılâbın şartlarını hazırlamaya önem vermiştir. Samsun’a çıkarken kafasında ulusal egemenliğe dayalı bir devlet kuracağı olduğu halde şartlar oluşmadan bu düşüncesini erken açıklamamıştır. Çünkü yüzyıllarca halkı yöneten Osmanlı Devletinin imajını yıkmak kolay değildi. Çünkü Atatürk’e göre halk; yüzyılların getirdiği geleneksel anlayışla padişaha ve halifeye bağlılığını sürdürüyor ve kendinden önce padişah v halifeyi düşünüyordu. Padişahsız ve halifesiz kurtuluşun mümkün olamayacağını, değil İtilaf Devletlerinin tümüyle bir tanesiyle bile savaşmanın mümkün olamayacağını düşünüyordu.
İşte öncelikle bu sorunların çözümlenmesi daha sonra yeniliklerin yapılması için halkı hazırlamak ve bilinçlendirmek gerekiyordu. Bu amaçla da ordunun üst kademesini bir araya getirmiş, bölgesel cemiyetleri bir çatı altında toplamış, İstanbul işgal edilince Ankara’da TBMM’yi açmış, Cumhuriyeti ilan etmeden önce Cumhuriyetin niteliklerini taşıyan Anayasa’yı kabul etmiş, hedef olarak Padişah ve Halifeyi değil İstanbul Hükümetini hedef göstermiş, zamanı gelince de saltanatı kaldırmış ancak Halifeliğin kaldırılmasını sonraya bırakmıştır. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra da hem Cumhuriyet ilan edilmiş hem de Halifelik kaldırılmıştır. Diğer yenilik hareketlerine başlamadan önce Cumhuriyet Fırkasını kurarak yeniliklerin halka bunun vasıtasıyla götürülmesine çalışmıştır.
Atatürk’ün Yakın Çevresi, Müdafa-i Hukuk Grubu ve Halk Fırkası:
Bütün İnkılâplar bir öndere ve kadroya ihtiyaç duyarlar. Liderler tutumları ve ikna yetenekleriyle halkı bilinçlendirerek İnkılâba hazırlalar. İnkılâpların düşüncede şekillendiği Hazırlık Aşamasında bir kadro oluşur. Bu kadro toplumu önceden belirlenen hedeflere götürür. Türk İnkılâbı hazırlık aşamasını yaşamadığı için ilk başlarda kadro oluşmamıştır. Yine Türk İnkılâbı Atatürk’ün kişiliğinde ve yakın çevresindeki kişilerle gelişmiştir. Atatürk Samsun’a çıkarken kafasında ulusal egemenliğe dayalı kayıtsız şartsız bağımsız bir devler kurmak varken arkadaşlarının kafasında ise sadece vatanı kurtarmak vardı. Yapılacak olan İnkılâpları düşünemiyorlardı. Türk İnkılâbı gerçekleştirme stratejisi bir takım evrelere ayrıldığı için Atatürk’ün çevresindeki kişiler de zamanla değişmiştir. Bir aşamada görev alanlar daha sonraki aşamaya uyum sağlayamamışlardır.
Atatürk’ün ilk çevresi subaylardan oluşur. Daha sonra sivil aydınlar da bu çevreye katılmıştır. Ancak bazıları bu hareketi sonuna kadar götürememiştir. Atatürk adeta bir öğretmen gibi yakın çevresini de yenilikler için hazırlamıştır. Onlarla birlikte düşünceleri hazırlamış ve olgunlaştırmıştır. Türk İnkılap hareketini örgütlü hale hale getirmek için bölgesel olarak kurulan milli cemiyetleri “Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri” adıyla birleştirmiş, bu cemiyet de halkı politize etmiştir. Milli mücadele kazanıldıktan sonra sıra yapılacak olan İnkılâplara gelince Halk Fırkasını kurmuştur. Yapılan yenilikleri bu sefer bu Fırka vasıtasıyla halka anlatmıştır.
Atatürk’ün Halk ile İlişkileri:
Atatürk halkını çok iyi tanımıştır. Gerek çocukluğunun ve gençlik yıllarının geçtiği yerler gerekse okuduğu yatılı okullarda ülkenin değişik yerlerinden gelen öğrencilerle sayesinde gidip göremediği yerlerin insanlarını tanıma fırsatını yakalamıştır. Askerlik görevine atandıktan sonra Ülkenin birçok yerinin dolaşmış, cepheden cepheye giderek halkı ve halkın çektiği acıları görmüş ve tanımıştır. Bunun dışında yurt gezileri ile halkın içinde olmuş ve halkı tanımıştır. Yaptığı yenilikleri de bu yolla bizzat kendisi anlatmıştır.
Konunun Hükümete ve TBMM’ye Mal Edilmesi:
Atatürk yapacağı İnkılâp hareketini önce halka götürmüş ve halkın düşüncelerini öğrenmeye, halkı aydınlatmıştır. Daha sonra Halk Fırkası toplantılarına konuyu götürmüş, konu burada tartışmalarla olgunlaştırıldıktan sonra Meclise getirilmiştir. Mecliste de tartışılan konu hakkında kanun çıkarılarak hayata geçirilmiştir.
İnkılâbın Millete Mal Edilmesi:
Atatürk Samsun’a çıkarken elinde hiçbir maddi gücün olmadığını sadece elinde milletin asaletin doğan ve yüreğini dolduran manevi kuvvet olduğunu belirtmekte, İşe bu manevi kuvvete dayanarak başladığını belirtmektedir. Yine Atatürk “Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz İnkılâpların amacı Türkiye Cumhuriyeti halkını tümüyle çağdaş ve uygar bir toplum haline getirmektir” diyerek İnkılâpları halka dayandırmış ve yeniliklerin halkın selameti için yapıldığını belirtmiştir. Mustafa Kemal kendisin de milletin içinden çıktığını ve Türk İnkılâbının kendisinin değil milletin olduğunu belirtmiştir. Milli mücadeleyi yapan doğrudan doğruya milletin kendisidir diyerek her şeyi millete mal etmiştir.
İnkılâbın Gençliğe Emanet Edilmesi.
Gençlik toplumun itici gücüdür. Geçmiş ile gelecek arasında bir köprü görevini yapar. Gelecekte devletin varlığını, ülkenin bütünlüğünü, ulusun özgürlüğünü gençlik korur. Yönetim biçimi ne olursa olsun sistemin koruyucusu, kollayıcısı o sistemde yetişen gençliktir. Tüm devletlerin teminatı o devletin gençliğidir. Gençler yeniliklere daha açıktır. Osmanlının son döneminden itibaren özgürlük mücadelesini gençler vermiştir. Cumhuriyeti kuranlar 38–42 yaşları arasındaydı. Atatürk gençlik kavramına yeni bir boyut kazandırmıştır. “Benim anladığım gençlik bu inkılâbın fikirlerini ve ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir. Benim nazarımda yirmi yaşında bir yobaz ihtiyardır. Yetmiş yaşında bir idealist de güçlü bir gençtir.” Diyerek gençlik hakkındaki düşüncelerini açıklamıştır. Atatürk hem milli mücadele boyunca hem de Cumhuriyeti kurup yenilikleri yaparken gençliği hep yanında görmüştür. Atatürk gençlere seslenerek “ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu ilelebet koruyacak sizlersiniz” diyerek Cumhuriyeti gençlere emanet etmiştir.
hocam elinize sağlık güzel olmuş….bizde calışalım birazda yardımcı olun…. ben sınıf tekrarıyım….kayıp halinde askerlik var….fazla tarihten bilğim yok,,,,,sizin dediginiz gibi sadaka değil… yardım istiyorum……
hocam bu konuyla ilgili değilde
anasayfadaki şampiyonluk anketinde
fenerbahçeye torpil geçilmiş gibi geldi biraz..
Bu konuyla ilgili bazı güncel notlar:
* Son zamanlarda Arap coğrafyasında özellikle Mısır sokaklarında yaşananlar Devrimin ayak sesleridir.
* Mısır’daki isyan, uzun süre baskı altında tutulmuş ve artık korkmayan, özgürlüklerinden mahrum bırakılmaya razı olmayan bir halk hareketidir.
* Mısır devriminin öncüleri hayata gözlerini 30 yıllık Mübarek rejimiyle açan ve onun döneminde yaşayan, 25 yaş ve altı eğitimli ama işsiz genç nesildir.
* Mısır devriminde şu ana kadar öne çıkan bir devrim lideri ve kadrosu yoktur. Ama milyonların Tahrir Meydanında toplanmasına sebep olan Google’in mısır temsilcisi Wael Ghonim bu devrimin figürlerinden birisi olmuştur.
* Mısır devrimi büyük ölçüde “Halk Devrimi” sıfatını hak etmektedir. Tahrir Meydanında toplumun her kesiminden insanlara rastlamak mümkündür.
* Mısır’daki devrimi halk başlatmıştır. Kimin bitireceğini yaşayıp göreceğiz.
* Mısır devrimi, günümüz devrimlerinin örgütlenmede daha öncekilere göre farklı olduğunu göstermiştir. Mısırda halkın isyan için örgütlenmesinde sosyal paylaşım siteleri, internet, facebook, twitter, msn, fax vb araçlar önemli bir yer tutmaktadır.